Tarih Ders Kitaplarına Eleştiriler: Osmanlı Tarihinden Örnek
Tarih Öğretim Programları Özel İhtisas Komisyonları ile Lise Tarih Ders Kitabı yazar ve editörlerine ithaf olunmuştur
Tarih ders kitaplarına eleştirilerin varlığı tarih dersi ve tarih kitapları kadar eski olsa gerektir. Resmi – gayr-ı resmi tarih tartışmalarından, seninkini övüyor benimkini yeriyor çekişmelerine; bunu da abartmışlar canım mırıltılarından, burada biz neden yokuz? hayıflanmalarına… Gazetelerimizin manşetlerinden, köşelerine; miting meydanlarından meclis kürsüsüne bitmez bu tartışma… Herkesin bir diyeceği herkesin bir bildiği vardır tarih dersleri ve tarih dersi kitapları üzerine…
Fakat, bir de tarih öğretmenleri ve tarih ders kitabı yazarlarının birbirlerini eleştirileri vardır ki: akademik eleştiriler ile gündelik-politik eleştirilerin arasında gider-gelirler. Gündem de akademi de bu eleştirilerden beslenir aslında… Resmi mevkiinden ötürü açıkça konuşamayan tarih öğretmenleri bir şekilde yansıtırlar medyaya fikirlerini; hayatı boyunca tarih dersinden çakmış muhabir oluverir tarih uzmanı, öğretmenimizin paylaşımları ile… Ya da, aranızda çay, çorba, limon sohbeti sırasında paylaştığınız eleştiriler bir akademisyenimizin makalesi ya da tebliği oluvermiş görürsünüz…
Bir de; iktidar dönüşümlerinde, Maarif Nezareti-Vekaleti-Bakanlarının görev değişikliğinde ya da Talim Terbiye Kurulları’nın ve müfredatın (öğretim programları) değişiminde yaşanan değişiklikler vardır ki: Genellikle daha resmi ve ciddi tonlama ile yapılır. Devlette süreklilik esasınca; önce geçmiş çalışmalar övülür, ardından da aslında şu eksikleri vardı onun için yenilemek lazımdı! bağlaması ile yeni ders kitabının yayınına zemin hazırlanır. En edepli ve değişimin doğasından ötürü kaçınılmaz olanı da bu şekilde olanıdır :-)
ÖZEL YETENEKLİLERİN EĞİTİMİNDE ASIRLIK MAKALELER: Tefekkür ve tetebbu’: Mekteb, Kabiliyet-i Fıtriye İçin Mehekk midir? (Okul, Doğal Yetenekler İçin Ölçü müdür?)
İlk Yayın: 14 Temmuz 1909, İstanbul.
Transkript: Erol KÖMÜR, 1999, Bitlis.
*Yetenek *Yeteneğin gelişim seyri *Yeteneğin gelişim hızı *Yetenek sönmesi *Mekteplerde yetenek keşfi *Okullarda yeteneğin keşfedilememe nedenleri *üstün yeteneklilerin özel eğitim ihtiyacı *zeka *kabiliyet *şuur *şuur altı *zihin *dikkat *dikkatin elastikiyeti *ilim ve sanatın dayandığı yetenek *öğrenme güçlüğü, b
Mekteb, kabiliyet-i fıtriye için mehekk midir?
Çocuklarımızın, umumi bir nokta-i nazardan kabiliyetlerini anlamak için, mektep derslerindeki derece-i muvaffakiyetlerine bakarız ve kabiliyet-i fıtriyelerini bununla ölçeriz. Vakıa mektep muvaffakiyetin, pek de mutemed bir mikyas olmayacağını biliriz; fakat elimizde başka mikyas olmadığı için naçar onunla iktifa ederiz.
Birçok çocuklar mektep rahlelerinde nakabil inkar bir acz irae ettikleri halde, bilahare hay ve huy hayat içine atıldıkları zaman, kendilerinden hiç intizar olunmayan bir dirayet-i mütemadiye göstererek istidlalat-ı sabıkayı tekzib ederler. Bu tezad-ı garibin sebebi, muhtelif şahısların devre-i tekamül ve inkişaflarındaki tefavüttür: erkan-ı tekamül etmiş bir çocuk mektep derslerini mülakat-ı tammesiyle ihzar ederken, diğer taraftan inkişafı batı olan refiki aynı derslere henüz nakıs-ı mülakat ile iştirak eylemiş olur.
Yazarımız Yakup Tuncel tarih öğretmenidir. Meslek yaşamının büyük kısmını özel yeteneklilerin eğitimine yönelik tarih eğitimi oluşturmaktadır. Bilim ve Sanat Merkezinde eğitim alan binlerce öğrencinin eğitim ve etkinliklerine katılmış, BYF, ÖYG ve PROJE gruplarına tarih eğitimi vermiştir.
Proje tabanlı eğitimin ve öğrenci üretiminin önceliklendirildiği bilim ve sanat merkezlerinde; öğrencilerin yetenek, istidad ve kabiliyetlerine göre yönlendirildikleri programları tamamlayabilmeleri için en az bir proje tamamlamaları beklenir. Adı konmamış bile olsa yapılacak projelerin standartların bilim alanlarında en az TÜBİTAK standardını taşıması beklenir.
Prof. Dr. Bahri ATA'ya saygıyla...
PARİS MEKTUPLARI
Fonografın Tedrisata Tatbiki - F. S.*
Geçen gün Sorbonne Darülfununu dershanelerinden birinde “fonografın tedrisata tatbiki”ne dair lisan muallimlerinden Mösyö Vayle tarafından mühim bir konferans verildi. Darülfunundaki konferanslar öteden beri büyük bir rağbete mazhar olur. Ekseriya Pazar ve Pençşenbe (Perşembe) öğleden sonra bu muhteşem binanın ya büyük amfi teatrında yahut küçük dershanelerinden birinde böyle umumi ve ahlaki konferanslar verilir. Konferanslara müdavim olanlar en ziyade kibar sınıftır. Ekseriyatı da kadınlar teşkil eder. Böyle günlerde darülfünunun büyük medhali önü süslü otomobiller, konak arabaları ile dolar. En şık tuvaletler, en güzel çehreler göze çarpar. Adeta insan kendisini opera veya opera komik tiyatroları medhalinde zan eder.
Paris ahalisinin konferanslara olan fert rağbetini hemen her sınıf halk arasında görülür. Kibar sınıfından tutunuz da işçi ailelerine kadar her Parisli boş zamanını –tiyatroda değilse- konferanslarda geçirmek ister. Bu cihetle bu büyük şehir içinde hemen her gün muhtelif yerlerde konferanslar vardır. Bir kere devair-i belediyenin cümlesinde birer konferans salonu bulunur. Buralarda her türlü şuubat-ı ulum ve fünun üzerine, ictimai, ahlaki mesail hakkında sık sık konferanslar verilir. Bunların müdavimleri amelelerdir. Burada da ekseriyeti kadınlar teşkil eder. Bunların fevkinde hususi cemiyetlerin verdiği konferanslar vardır. Mesala: coğrafya cemiyeti, ilm-i hayat cemiyeti, fünun-u içtimaiye cemiyeti… Bunlar ara sıra avama mahsus konferanslar tertip ederler. Oraya giden halk da orta halli sınıftır. Bunlara talebeden bir çoğu da iştirak eder. Daha sonra “Anal”, “Haftalık Rêve” gibi büyük mecmualar tarafından tertip edilen konferanslar gelir. Bu konferanslar daha mühimdir. Fransa’nın medar-ı iftiharı olan azam-ı üdeba ve ülema tarafından verilen bu konferanslara kibar takımı ve talebe gelir. Yalnız bu konferanslar ücret mukabilinde olup diğerleri hep meccanendir. Hepsi bu değil, Darülfünundan maada diğer büyük mekteplerde, hatta ideadi mekteplerinde bile konferans verilir ve bütün kapılar ahaliye açıktır.
ERZURUM KONGRESİ KARARLARI (Tam Metin)
Erzurum Kongresi Mukarreratı
Bismillahirrahmanirrahim
Şarki Anadolunun ittifak-ı tamıyla 10-23 Temmuz 1335[1] tarihinde Erzurum’da akd olunan ilk kongrenin mukarreratıdır.
Mevadd-ı Esasiye[2]
Trabzon Vilayeti ve Canik Sancağıyla Vilayat-ı Şarkiyye namını taşıyan Erzurum, Sivas, Diyarbekir, Mamuretülaziz[5], Van, Bitlis ve bu meyandaki evliye-i mustazzile hiçbir sebep ve bahane ile yek diğerinden ayrılmak imkanı tasavvur edilemeyen bir kül olup saadet ve felakette iştirak-ı tammı kabul ve mukadderatı hakkında aynı maksadı hedef-i ittihaz ederler. Bu mıntıkada yaşayan bilcümle anasır-ı İslamiye yekdiğerine karşı hürmet-i mütekabele ve hiss-i fedakarı ile meşhun ve vaziyet-i ırkiye ve içtimaiye ve şerait-i muhitelerine riayetkar öz kardeşlerdir.
Mekteplerde Projeksiyon - Abdülfeyyaz Tevfik
(Transkript: Erol KÖMÜR, 2003)
MEKTEPLERDE PROJEKSİYON Alât ve vesait-i tedrisiyenin mükemmeliyeti talebenin semii üzerinde ne kadar müessirdir. Muallimlere kıymetli muavenetleri dokunan bu gibi tertibat sayesinde, en büyük hüsn-ü niyetlere rağmen yeknesak olmakdan kurtulamayan can sıkıcı takrirler cazip ve münasip fasılalarla kesilir. Zat-ı melekesi alabildiğine inkişafa başlar. Mekteplere karşı her çocuğun kalbinde gizli duran nefretler muhabbete merbutiyete inkılab eder. Fenni tatbikat yapılamayan, ilmî terbiye esaslarına ehemmiyet verilmeyen zamanlarda, zavallı yavrular ne kadar bedbaht idiler. Eski nazari tedrisat, kuru gürültülerle geçen saatler, onların ruhları hatta ahlakları üzerinde derin tahribat izleri bırakır bu gayrı tabiiliklerin neticesinde gelen dimağı ..... adına cümle-i asabiyelerini bozar berbad ederdi.
BELKIS ŞEVKET HANIM EFENDİNİN TAYARANI (UÇUŞU)
Matbuat-ı Osmaniye sahifelerinde, bir İslam ve Osmanlı hanımının İstanbul ufkunda tayyare ile bir cevelan icra edeceği haberini, ilk defa okudukları zaman, Osmanlı hanımlarının teşebbüsat ve mesaiy-i terakki perveranesiyle kemalat-ı milliyeye vasıl olmak, hayat-ı milliyeye bir revnak ve güşayiş vermek mevcudiyeti kurtarmak mümkün olacağa iman edenler, hiç şüphe yok ki, büyük bir hiss-i iftihar ile mütehassıs olmuşlardır.
“Kadınlar Dünyası” ceride-i muteberesinin sahib-i imtiyazı ve Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-u Nisvan Cemiyeti müessesesi Ulviye Mevlan Hanım Efendi Osmanlı kadınlığında tecelli eden bu cesaret-i medeniyeyi sureti atide münderic bir tezkere ile matbuata bildirmişti: