Enderun Modeli mi? Harvard Modeli mi?
Üstün yetenekli ve üstün zekalıların eğitiminde 90’lı yıllardan itibaren olumlu gelişmeler devam ediyor. İlköğretim modellerinden ortaöğretim denemelerine, destek sınıflarından, müfredat zenginleştirmelerine bilindik tartışmalar son elli yıllın tartışma gündemindedir. Son yılların en olumlu gelişmesi tartışmaların teorinden ziyade uygulamalardan gelen dönütler üzerinden yapılıyor olmasıdır. Hiç şüphesiz BİLSEM’ler bu gelişmelere en güçlü ivmeyi kazandıran kurumlardır.
Üstün zekalıların-yeteneklilerin eğitiminde yaşanan en önemli gelişmeler arasında ise toplumsal duyarlılığın artması ve siyasal iradenin dikkatini çekme başarısı yer almaktadır. Karar alma ve uygulama konusunda toplumsal baskı ile siyasal iradenin desteğini almak tartışma götürmez bir başarıdır. 90’lı yıllardan itibaren yapılan ulusal-uluslar arası çalıştay-seminer-kongre-konferanslar ve yayınlar 2012 yılında T.B.M.M.’nde araştırma komisyonu kurulması ve 2013 yılında bir strateji belgesinin oluşturulması gibi önemli sonuçların doğmasına vesile olmuştur. Atılan her adımın artı ve eksilerinin olması ve tartışmaya açılması, eleştirilmesi de ileride atılacak adımların daha sağlam zemine oturması için önemlidir.
Bu çalışmaların içinde yer alan öğretmen, uzman, yönetici veya ailelerin en önemli gündemlerinden biri de “üstün yetenekli-zekalı çocuklar için eğitim modeli”dir. Alanla ilgili herkesin özelinde önerebileceği farklı bir model bulunmaktadır. Bir bakıma sevindirici bir durum olan bu zenginlik, zaman zaman işleri içinden çıkılmaz hale de getirebilmektedir.
Bizim medeniyetimizin bu alanda uyguladığı en başarılı en zengin model Enderun modelidir. Enderun modeli miadını doldurmuş olmasına rağmen alan uzmanları bu modelin günümüze uygulanabilir yönünü sorgulamaktadır. Bu hususta tereddütleri olanlar Enderun modelinin hangi yönlerinin uygulanabileceğini bu alandaki en kıdemli ve en kıymetli uzmanlardan Prof. Dr. Füsun Akarsu’nun 2004 yılındaki kongre bildirilerine göz atabilirler.
Son günlerde yazıla basına ve haber sitelerinde üstün zekalılar ve yeteneklilerin eğitimi ile ilgili güzel bir gelişmenin haberi var. Haber başlığı şu şekilde verilmiş: “Üstün zekalı çocuğa Harvard modeli geliyor”. Başlığı görünce takılmadan, takıldıktan sonra okumadan, okuduktan sonra yazmadan duramadım.
Haber içeriğine göre Harvard Modeli ne imiş?: Üstün zekalı öğrencilere mentörlük sistemi getirilip birey ömür boyu takip edilecekmiş. Yine Harvard modelinin en önemli özelliklerinden biri de öğrenciye özel öğretim programı yapılacakmış. Gerekirse sınıf atlatıp öğretim hayatını erken tamamlayabilecekmiş…
Kıymetli okur memleketim uzmanları umarım böyle bir dil kullanmamışlardır. Umarım haberi yapan muhabirler Harvard yakıştırmasını haberi duyduktan sonra yapmışlardır. Neden mi? Çünkü, mentörlük uygulaması BİLSEM’lerde zaten uygulanmaktadır. Gönül rahatlığı ile üstün yeteneklilere ve üstün zekalılara BİLSEM modeli diyebilirdiniz. Fakat, diyelim ki Bilsem’lerin başarısı sizi rahatsız etti. Gönül rahatlığı ile Enderun Modeli, lalalık sistemi, mürebbi, mürebbiye sistemi diyebilirdiniz… Eh, diyelim ki sıkı bir redd-i mirasçısınız Osmanlı denince alerjik tepki veriyorsunuz… Rahatlıkla Selçuklu modeli, atabeg modeli diyebilirdiniz… Üstünlerin eğitim için bu coğrafyada kurulan yüksek medeniyetin bin yıldır bu uygulamayı başarıyla gerçekleştirdiğini unutmuş olamazsınız…
Üstünlere özel eğitim-öğretim programlarının geliştirilmesi alandaki adları ile “bireyselleştirilmiş eğitim programı-bep, bireyselleştirilmiş öğretim programı-böp”lerin en başarılı örneklerine bugün ancak BİLSEM’lerde rastlayabilirsiniz. Dünya (kuzey Amerika ve Avrupa dahil) bu programları öğrenme güçlüğü çekenler için –hukuken- 60’lı ve 70’li yıllarda gündeme getirmiş iken sizler yüzyıllarca Enderun’da üstünler için uygulandığını görebilirdiniz…
Gelelim sınıf atlama ve erken mezun olma meselesine; bu konuda da medeniyetimizin tecrübelerinden haberiniz yok ise lütfen Nizamülmülk’ün SİYASETNAME’sini tekrar okuyunuz… Enderun Modeli’nde eğitim kademeleri arasında geçiş ve istihdam sistemine Enderun tabiri ile “Çıkma”[1] sistemine bir göz atınız… Sizin Harvard’tan, Cambridge’ten devşirmeye çalıştığınız sistemi, ecdad devşirmeler için 500 yıl önce zaten başarı ile uyguluyordu…
Milli Eğitim Bakanımıza arz-ı halimdir… Lütfen bakanlık ve Tübitak uzmanlarını tarih eğitimine alınız… Bu alanla ilgili İnalcık, Ortaylı, Akkutay gibi çok kıymetli hocalarımızın araştırmalarından yararlanmalarını temin ediniz… Ya da bu çalışmalar yapılırken komisyonlarınıza bu konuda yetkin bir tarihçi de dahil ediniz. Yoksa bizim ve bize ait olan pek çok değeri Amerikan malı, İngiliz mamülü, made in P.R.C. diye hafazan Allah bizden sonraki kuşaklara övüne övüne pazarlayacağız…
Çok kıymetli uzmanlarımız ve basın mensuplarımız sürçü lisan-sürçü klavye oldu ise affola… Bu konuda hassasız, hassas olmak zorundayız. Bu alanda yapılan çalışmalarda ağzı olan herkesin konuşma hakkı vardır… ve fakat, konuştuğu kelimeleri kırk düşünüp bir söylemek gibi bir zorunluluğu vardır… Çünkü, dilimizden ve kalemimizden damlayan her kelime tarihe bir not olarak düşülmektedir… Bize ait değerleri lütfen başkalarına maletmeyiniz…
Bir başka yazımızda üstünlerin eğitiminde Harvard modelinin nereden transfer edildiğini, Barnette Miller’ın Üsküdar Amerikan Koleji vasıtası ile Enderun modelini kuzey amerikaya nasıl transfer ettiğini tartışmak ve paylaşmak;
Köklere, ecdada, bize ait değerlere saygı ümidi ile…
11 Ramazan 1434 / 19 Temmuz 2013 İstanbul.
Erol KÖMÜR