TÜRKLERİN MENŞEİNE DAİR - Mütekaid Erkan-ı Harbiye Feriki Enver
Transkript: Erol KÖMÜR
Turanı ne Keyhüsrev, ne Dara, ne Büyük İskender, ne Romalılar ve ne de başka bir fatih fethedebilmiştir.
Türklerin en celi ve fıtri olan alamet-i farika-i milliyesi cengaverliktir. Hususuyla ezmine-i kadimede bu haslet-i kavmiye daha kati bir surette mütecelli idi. Beşeriyeti terkip eden ve beyaz, sarı ve kara sıfatlarıyla yekdiğerinden tefrik olunan üç ırk-ı asliden ırk-ı ebyazın en büyük ve en kadim bir şubesi ve ulusu Türkler olduğuna hiç şüphe yoktur ve Türklüğü diğer şubelerden tefrik eden başlıca nişane cengaverliktir. Biz ırk-ı ebyaza mensup olan şubatı ancak mehd-i beşeriyet olan Asya kıtasında yekdiğeriyle mukayese edebiliriz. Çünkü bilahere Asya akvam-ı muhtelifesi birbiriyle az veya çok tasallub eyleyerek Avrupa sekine-i haziresini vücuda getirmiştir.
Burada ırkı asgara mensup olan ve Türkler ile ırken hiçbir münasebeti olmayan Çinlilerden bahs bile etmeksizin ırk-ı ebyazın şubat-ı muhtelifesini başlıca dört kola ve ulusa tefrik edebiliriz ki bunlar da: Türkler, Araplar, Acemler ve Hindlilerdir. Tasfif ül-sine dahi bu suretle taksim-i insali teyid eder. Halbuki Araplar vatan-ı aslileri cihetiyle Türklerden uzak düşmüş oldukları için şubatın mukayesesinde yalnız Türkler ile Acemleri ve Hindlileri kale almak icab eder ki buda lisan cihetiyle değil, belki ahlak-ı milliye nokta-i nazarından mümkün olabilir, Çünkü bade izah olunacağı üzere lisan meselesi teşhis-i milliyette bir delil-i kati olamaz.
İmdi Türkler ile Acem ve Hindlileri birbirinden suret-i mutlakada olmak üzere ve halen cengaverlik hususu tefrik eder, Çünkü eski Türkler en kadim zamandan beri Acemistan ile Hindistan’ı taht-ı tahakkümlerine almış oldukları halde Turani hiçbir kavim zabt ve tesir edememiştir. Hatta bu güne gelinceye kadar Hindistanda Türk hükümatı asar ve bakiyesi mevcud olduğu gibi İran’da ise hala icray-ı hükümet eden bir Türk sülalesidir. Bundan maada İran’ın tarih-i kadimi tetkik olunacak olur ise buralarda tesis-i hükümet eylemiş bulan Medler, Farslar ve Partlar gibi başlıca akvamın asılları İran’ın şimalden ve Turan’dan gelmiş Türkler olduğu görülür.
Bu hakikati daha ziyade teyid için kadim yunan, Roma ve bazı Efrenci müelliflerin asarından iktibas eylediğimiz mevaddı bervechi zir derc ediyor:
İkinci asr-ı miladi müverrihlerinden olan Romalı Justin[1] İskitlerin kadimce Mısrilere rakip çıkarak dünyanın en kadim sekinesi olduklarını iddia ettiklerini ve bütün Asya kıtasını Asuriler zamanından evvel haricgüzar eylediklerini beyan eder.
Poise, Kamus-u Alam’ında der ki: Keyhüsrev, Dara, İskender gibi en büyük fatihler İskitleri ram ve mağlub edememişlerdir.
Dara, kablel milad 513 tarihinde Avrupa İskitlerine karşı açtığı bir seferde yediyüzbin kişilik ordusu seksen bine tenzil eylemiş ve Karadeniz’in şimalinde büyük bir hezimete düçar olmuştur. Keyhüsrev atide tafsilatı beyan olunacağı üzre Asya’da bahr-i Hazar’ın şarkında Maveraünnehir’de sakin Masabat nam İskitler ile ettiği bir muharebede mağluben vefat etmiştir.
İskender’e gelince İskitler bu cihangirin Zephyrhills nam kumandanın taht-ı idaresinde bulunan bir ordusunu kamilen mahv etmişlerdir. Gerçi İskender Turanı feth eylemek niyetiyle bizzat Sihve’nin yukarı kısmı üzerinde evvel zaman Acem ülkesi hududuna kadar giderek burada bir İskit kuvvetini ricata mecbur eylemiş ise de çok kuvvete karşı ricat eylemek İskitlerin adeti olduğu tarihçe malum olduğuna nazaran hudut üzerinde olan bu muharebe adi bir vaka-i harbiyeden ibaret olup hakikat-ı halde İskender buradan ileriye gitmeye cesaret edemeyerek ve Turani fetihten vazgeçerek Hindistan’ı feth eylemek üzere hemen geriye avdet eylemiştir. Zaten İskender Turan hududuna kadar harben vasıl olmayıp bilakis Acem hükümet memurları tarafından istikbal olunarak ilerlemiş ve hattı esnay-ı seferde Baktirya valisi Oksartes’in kerimesi Roksan ile izdivaç eylemiştir (Strabon Kitab 2 Sahife 439).
Strabon der ki Partlar’ın memleketi ile yani Bahr-i Hazar’ın cenubu ile Soğud kıtası arasında bulunan bilcümle memalik malumdur, çünkü buralarını Acemler ve bade Makedonyalılar yani İskender ile gelmiş olan yunaniler ve en sonra Partlar görmüşlerdir. Fakat bundan öteleri ve yukarıları yani Maveraünnehir meçhuldür, çünkü hiçbir ordunun şimdiye kadar bu havaliye ayak bastığı işitilmemiştir (Kitab 2 sahife441).
Romalılara gelince bütün sept akvamının Roma imparatorluğunun haricinde iskan ettiklerini Strabon zikr eder (Kitab 3 sahife 494).
Mütekaid Erkan-ı Harbiye Feriki
Enver
[1] İzah olunduğu üzere yunaniler Türk veya Turanlı kelimesi gibi dağlı demek olan Çiğil, Çiğit veya Çığatay kelimesini skyth tarzında telaffuz ve istimal eylemişlerdir ki asıl kelime çiğ’dir.
KÜNYE: Mütekaid Erkân-ı Harbiye Feriki Enver, “Türklerin Aslı”, Edebiyât-ı Umûmiye
Mecmuası, C. 2, No. 31, 2 Haziran 1917