TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ ALBÜMÜ 23 Nisan 1920
23 Nisan 1920 yeni bir başlangıç; Müdafaa-i Hukuk ile uyanan milli bilinç Kuvay-ı Milliye ile ete kemiğe büründü. Havza’dan ve Amasya’dan yapılan çağrıya yurdun dört bir yanından gelen destek Erzurum ve Sivas’ta yeni umutlara büründü.
Yenilenen mebusan seçimleri ile birlikte 27 Aralık’ta Ankara’yı üs edinen Heyet-i Temsiliye’nin seçimlere ve yeni toplanacak mesclise etki etme çabası…
Meclis-i Mebusan’ın 12 Ocak 1920’de yeniden toplanması ile başlayan süreçte ümitleri yeniden yeşertti. 28 Ocak 1920’te kabul ettiği Misak-ı Milli ile kurtuluşa dair ümitler büsbütün arttı. Fakat 16 Mart 1920’de İngiltere’nin başını çektiği işgalcilerin İstanbul’u resmen işgal etmeleri, meclisi dağıtmaları devletin başkentinde milleti temsil etme imkanını ortadan kaldırmıştır.
30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi ile önü açılan ve fasılalarla memleketin dört bir tarafında devam eden işgal sürecinin 16 Mart 1920’de Türk Milleti adına hiçbir kamu kurum ve kuruluşunun faaliyetine izin verilmeyeceği ayyuka çıkmış oldu.
Mustafa Kemal Paşa ve Heyet-i Temsiliye üyelerinin 22 Haziran 1919’da Amasya’da haykırmış oldukları (Vatanın tamamı, milletin istiklâli tehlikededir. Hükümet merkezi İtilaf Devletleri'nin etkisi ve denetimi altında bulunduğundan, sahip olduğu sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum, milletimizi adı var, kendi yok durumuna düşürüyor) durum ve yaptıkları tespitlerin ne denli haklı olduğunu açıkça ortaya koymuş oldu.
Yaşanan tüm olumsuz gelişmelerden sonra işgalcilerin etkisinden uzak Anadolu’nun güvenli noktası Ankara’da yeni bir başlangıç ve yeni bir teşkilat için hazırlıklar yapıldı. Hummalı çalışmaların ardından 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı.
23 Nisan 1920 salt kronolojik açıdan değerlendirildiğinde bile Milli Mücadele’nin en önemli tarihlerinden biridir. Milli Mücadele için en önemli yanı şüphesiz bu tarihten itibaren kurtuluş mücadelesinin millet adına yeni karargahının belirlenmesi ve mücadelenin tüm safhalarının buradan yürütülecek olması, Zafere taşıyan tüm harp ve sulh kararlarının, milli varlığa ihanet eden şebekelerle mücadelenin, yeni bir devlete giden teşkilatlanmanın; kısaca yeni bir varoluş mücadelesinin merkezi olmasıdır.
Devletin son on yılda yaşadığı yıkım, milletin düştüğü güç koşulların hepsi bir arada değerlendirildiğinde yeni bir başlangıca ve kurtuluşa dair teşebbüslerin başarısına ihtimal vermek o günkü koşullarda çok zordur. Milli Mücadele kahramanlarını ve I. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni özel kılan burada tek tek sıralamadığımız güç koşullara rağmen elde edilen zaferler ve başarılardır. I. Türkiye Büyük Millet Meclisi bu yönüyle GAZİ ünvanını göğsünü gere gere hak etmiştir ve şanını Türk Tarihine altın harflerle yazdırmıştır.
Bir tarih araştırmacısı olarak yıllarca bu yüce meclisin üyelerini, temsil ettikleri yöreleri hep merak etmişimdir. Lisansta öğrenci iken başlayan bu merakımı yenmek hiç mümkün olmadı. Tek tek biyografi biriktirerek yol almaya çalıştığım dönemlerde önümdeki en büyük sıkıntı soy isim henüz kullanılmadığından dolayı isim benzerlikleri olmuştur. Birbirine benzeyen Fevzi Bey, Fevzi Efendi, Hakkı Bey, Mustafa Bey, Rıza Bey, Ali Rıza Efendi vb. örnekleri çoğaltmak mümkün… Kim kimdi? Bulduğum birkaç fotoğraf kime aitti. İsim resim eşleştirmesi bile çok mümkün görünmüyordu.
Diğer bir zorluk da seçim bölgeleriydi. Osmanlı Devleti’nin son dönem idari taksimatı, hatta Cumhuriyetin ilk yıllarındaki idari taksimat, seçim bölgeleri günümüzdekinden çok farklıydı. I. Meclis kendisi de dahil olmak üzere 1920’den sonra çıkartılan hiçbir seçim kanununa göre toplanmamıştı. Bu nedenden dolayı hangi yöreden (I. Meclisteki milletvekilleri için uzun süre mebus ifadesi kullanılmıştır) hangi mebus/mebusların katıldığını tespit etmek çok zordu.
Tüm bu teknik zorlukların yanında seçimler aynı anda tamamlanamamış hatta daha önce kararlaştırılan prensipler gereği işgal edilen yörelerde belediye başkanlarının veya müdafaa-i hukuk cemiyetlerinin seçeceği temsilcilere, hatta İstanbul’dan kaçmayı başaran Mebusan Meclisi üyelerine kapılar açılmıştı. Bu durum isim tespitlerini daha zor hale getirmektedir.
Ayrıca işgal edilen yörelerden Ankara’ya ulaşım güçlüğü de vardı. Bu nedenden dolayı 23 Nisan 1920’de yapılan ilk oturumda tüm mebuslar hazır bulunamamıştı. Meclis mevcudu günden güne artmış ve 334’e kadar yükselmiştir. Asıl Mevcut kayıtlara göre 335 olmakla birlikte seçilen bir üye Aydın Mebusu Abdülkerim bey Trakya cephesinde Yunanlılara esir düştüğü için I. Meclis oturumlarının hiçbirine katılamadı. Lozan Barış antlaşmasına göre yapılan esir takasından sonra yurda dönebildi. I. Meclis’te ilk ve son kez Batum mebusları yer aldı. Batum’u beş mebus temsil etti. Ahmed Nuri Efendi, Edip Bey, Akif Bey, Ali Rıza Efendi, Ahmet Fevzi Efendi 23 Nisan 1920’de Ankara’da hazır bulunamasalar da Eylül 1920’ye kadar Ankara’ya ulaşıp Meclis’teki yerlerini aldılar. İşgal edilen yörelerden Antep, Maraş, Adana, Kozan, Cebel-i Bereket, Aydın gibi vilayetlerden mebusların katılımlarında gecikmeler oldu.
Tüm bu zorlukları alt alta sıraladığımızda ve fotoğraf makinelerinin çok yaygın olmadığı bir devirde I. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kahraman mebuslarını bir albümde toplamak onları yıllar sonra bir arada görmek imkansız görünüyordu. Bazı mebuslarının fotoğraflarının hiç olmama ihtimali bir taraftan endişelendirirken öte yandan bir tuhaf dürtü de yaptıkları işin öneminin sonuna kadar bilincinde olan bu kahramanların veya yakınlarından birilerinin bu güzide topluluğun albümünü yapmış olma ihtimaliydi. Bu ihtimal üzerine ümidimi kaybetmeden yıllarca araştırdım. 1993’te Eskişehir’de bir sahaftan aldığım kitabın arasından çıkan bir parça kağıt; üzerinde Burdur Mebusu Mehmed Akif Bey, Burdur Mebusu İsmail Suphi ve Bursa Mebusu Necati Bey’in resimlerinin bulunduğu bir kağıt parçası. Resimlerin altında meclise katılma (iltihak) tarihleri de bulunuyordu. Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına ait üç farklı katılma tarihi fakat hepsinin yılı ortak 336 olarak yazılmış. 336 tarihi Rumi Takvimde 1336 ise Miladi 1920’ye tekabül ediyordu ve bu parça ilk meclise ait bir kitap ya da albümün parçası olmalıydı. Defalarca baktığım bu kağıt parçasındaki ipucu olabilecek başka bir detay varmıydı? Resimlerin arasına kümelenmiş iki ayrı üç hilal; yıldızlı üç hilal… Üç yıldızlı ve hilalli bu arma neyin arması olabilirdi ki? Tesadüfen sayfayı bezemek için mi seçilmişlerdi? Yoksa bir kurumun amblemi ya da arması mı? Bu sorunun cevabını bulmak o an için mümkün olmadı. Teşkilat-ı Mahsusa armasına benzese de hilallerin ve yıldızların dizilimi farklıydı.
Albüm yapılmış olma ihtimali düşüncesi beni farklı araştırmalara yönlendirdi. Kim hazırlayabilirdi?
İmkanlar ölçüsünde hepsi tarandı. Bir ipucunu Himaye-i Etfal ile ilgili haberleri tararken yakalamış olduk. Ardından iş bu ipucunu takip ve Eskişehir, Ankara, Erzurum, İstanbul arasında bulunabilecek nadir eser koleksiyonu bulunan kütüphaneleri ve sahafları taramaya kalmıştı. Ne kadar kolay değil mi? Belki burnunuzun dibinde bir albüm sizi bekliyor ama siz onu bulabilmek için bütün samanlığı alt üst etmek zorundasınız, hem de bir ipucunun kurbanı olarak.
İpucu sonunda bize ışık yaktı ve bir parça kağıdın üzerindeki üç fotoğrafla başladığımız yolculuk albümün kendisine ulaşınca büyük bir mutluluğa dönüştü.
Elinizdeki bu albüm I. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni oluşturan Gazi Meclisin her bir mebusunun fotoğraflarını ayrı ayrı görebileceğiniz çok kıymetli bir hatıradır. Okuyucuların bu kahramanları tek tek tanıyabilmesi için her bir fotoğrafın altındaki yazılar özenle günümüz alfabesine transkript edildi.
Şanlı Meclisin küşadının 101. Yılında eseri gün ışığına yeniden çıkarmanın ve vatan kahramanlarını sizlerle tekrar tanıştırmanın tarifsiz mutluluğunu paylaşmak isterim.
Erol KÖMÜR
23 Nisan 2021
Beylikdüzü İSTANBUL