LUCIEN CELLERIER
KADRİ, MF.V. MÜFETTİŞİ.
Lucien Cellerier (Lüsiyen Seleriye) 7 mayıs 1928 de vefat etti, kendisi kıymetli bir pedagog, ruhiyatçı ve ahlâkçı idi. Uzun müddet Fransız terbiye mecmuasını idare etti. Belli başlı eseri “Pedagojik bir ilim Taslağı,, 1910 da çıkmıştır. Cellerier bu kitabında “Pedagojik,, ismi altında, yeni bir ilim teşkiline çalışıyordu. Bu ilmin esası: Psikoloji olacak, kanunu da: ahlâk olacaktır. Fakat kendine mahsus bir usulü, görüş tarzı, mevzuu bulunduğu için istiklâlini de muhafaza edecektir. Mutaları: tatbikat, an’aneler, terbiye sanatının emirleridir. Vazifesi de kendi hikmeti vücudunu, temelini aramak ve prensiplerini meydana çıkarmaktan ibaret bulunacaktır. Mukadde- mesinde Cellerier der ki: “Bu kitap annelere birtakım tavsiyeler mahiyetinde bir şey değildir. Ailelere şunu yapınız, bunu yapmayınız, demez. Onlara ne yapıyorsunuz, nelerden içtinap ediyorsunuz, diye sorar. Ve neticeyi tespit eder. Bir dinci, bir ahlâkçı, bir politikacı bir hekim sıfatı ile, terbiyenin ne olması lâzım geldiğini tetkik etmez, onları iş üstünde müşahede etmekle ve hepsinde müşterek olan prensipleri araştırmakla iktifa eder. Hedefi: bu prensipleri muhâl hayallerden değil, şeniyetten çıkarmak, onları daha vazıh bir hale getiren ve aralarındaki mantıki silsileyi de gösteren bir tertibe tabi tutmaktır.,,
Demek oldu ki, pedagojik ilim, kablî bir surette mefkûrevî ve kaidevî değildir. Bu müspet bir ilimdir, usulü: tecrübidir. Vetireleri de tasnif ve istikra olacaktır. Terbiye gayesinin ne olduğu hakkında felsefî bir mesele vazetmez; bu gayenin insani kemal olup olmadığını (Rousseau, kant), hemşehrilerin faziletkârlığını (Platon) aramaz, ve terbiyeye filen takip edilenden başka bir gaye tahsis etmez. Bu gaye: ebeveynin en iyi olarak kabul ettiği hayata ve mesleke çocuğun hazırlanmasıdır. Cellerier cemiyet ve tabiata yeni bir şekil vermek endişesinde değildir. Mürebbi kudretinin hududunu ve haklarının nereden ileriye gidemiyeceğini bilir: terbiyeyi hayat kanunları içinde görür. Ona göre terbiye, tesirlerine mani olmak istediği irsiyetin maziye intibakı gibi, hale intibaktır. Terbiyenin üç âmili vardır: mevzu, muhit, mürebbi.
Çocuğun büyütülmesi için tanınması, fakat ne kadar tanınması lâzımsa o kadar tanınması lâzımdır. Pedagoji, pedoloji değildir. Bir ilmin usulü o ilmin tedkikindeki gayemize göre değişir. Bir çiftçi toprağa nebatatcı ve arziyatcidan başka türlü bakar. Mürebbi psikolojide hususi bir görüşe sahip olacak ve kendisine tatbikat endişeleri hâkim bulunacaktır. Melekelerin esasından ziyade, vazifelerini, işleme tarzlarını tetkik edecek, bunlardan edebileceği istifadeyi, randmanlarını, en eyi bir tarzda müfit bir hale getirilmelerini, usul ve tecrübe vasıtasile tekâmüllerini gaye edinerek tetkik edecektir. Psikolojik vakıaları esasları noktasından değil, terbiyevi tesirlerle olan münasebetleri cihetinden, bu tesirlere bir ip ucu vermek, yahut mukavemet göstermek, ve ya yardımcı olmak itibarı ile telakki edecektir. Hafızaya ve tedaiye izafe edilen ehemmiyetin sebebi de budur. Bunun içindir ki Cellerier faal hadiseleri, bilgi hadiselerini, ve hakiki hadiseleri yalnız pedagoji cephesinden tetkik eder. Ve haklı olarak dikkat, itiyat, yorgunluk hadiseleri üzerinde ısrar eder; her melekenin terbiyesini hangi cihete tevcih etmek lâzım geldiğini söyler, ve nihayet, melekelerden her birine, hasselere, hafızaya ait olan kısmı tayin eder. Cellerier’nin psikolojisi sistemli bir surette dardır ve ona göre psikoloji, ne kadar münhasır bir surette psikolojik olursa, ilmi kiymeti ve şümul sahası o kadar çok olur. Mürebbi umumî psikolojiden ziyade her talebenin ayrı ayrı ruhiyatını bilmeğe muhtaçtır. Burada izafiyet prensibi tatbik olunur; her pedagojik amel, talebenin tabiatı ile meşruttur. Guizot: Her ferdin bir kaidesi vardır, derdi. Pedagoji çocuğun içinde yaşadığı muhiti nazarı dikkatten uzak bulundura- maz, çünkü onun bütün tesiri çocuğu muhitine intibak ettirmeye matuf olacaktır.
Nihayet, mürebbi intihabı meselesi vardır, çocuk üzerinde ne gibi evsaf ile tesir icra edileceğini aramak lâzımdır: ilim, seciye, istidat, sulta, nüfuz gibi. Mevzuu bahs olan yalnız mesleki itibar ile mürebbi olanlar değildir. Ebeveyn ve başkaları da mürebbi olarak bir role maliktirler ve bunların tesiri hiç bir veçhile ihmal edilecek mahiyette olamaz.
Terbiyenin gayesi tesbit edildikten ve buna vasıl olmak için lâzım gelen vasıtalar ve âmiller bilindikten sonra terbiyenin tarifi kalır. Demiştik ki terbiye, muhite intibaktır. Bu intibak çocuğun tabiatı nazarı dikkate alınarak yapılmak lâzım gelir. Müellif, jimnastiğin, sporun, oyunların, Rousseau ve Spencerin tabii aksül-ameller sisteminin, muhita intibak noktasından kıymetlerini arar. Bundan sonra müctemian yapılan terbiyenin çocuk tabiatına ne dereceye kadar uygun bulunduğunu teharri eder. Terbiyenin tarzı tesirine gelince: bu zekâ ve his vasıtası ile olduğuna göre değişir. Terbiye zekâ yolu ile âmil olduğuna göre hafızaya istinat eder. Hafızaya hâkim olan tedai kanunlarıdır. Üç nevi tedai vardır: hadsler, fikirler, hükümler. Bunlardan üç tedrisat usulü doğar: hadsi (eşya dersleri v.s), mantıki (fikirlerin tasnifi), aklî (hükümlerin ve fikirlerin mantıki teselsülü) His yolu ile âmil olduğuna göre, şedit hisleri tart ve mutedil hisleri tenmiye gayesinde bulunan terbiye, tercihan yüksek muharrikleri (bilgi), bunlar bulunmayınca daha müessir olarak bilâ vasıta muharrikleri kullanır: alâka yahut cazibe, mükâfat ve ceza, gıpta gibi. Bu amel vasıtalarının kıymetini tayin etmek lâzımdır. Bundan sonra terbiye mevzuunun tetkikine geçilebilir. Bu bir taraftan melekelerin (zekâ, ihtisaslar, irade) inkişafıdır. Cellerier buna psikolojik teşekkül der; diğer taraftan da bilgilerin elde edilmesidir. Buna da mantıki teşekkül der.
Psikolojik teşekkül: iradenin teşekkülüdür; irade zayıflatıylmayacak, kırılmayacak, fakat tanzim edilecek, tenvir edilecek, makul bir hale getirilecektir; zekânın (ihtisaslar, hafıza, akıl) teşekkülüdür. Bu da iyi idare edilen bir eğzersisten ibarettir. İhtisasların teşekkülüdür. İhtisaslar zapt ve tenmiye edilecek inkişaf ettirileceklerdir. Mantıkî teşekkül, derslerin intihabını ve bunlar arasında bir tertibin vücuda getirilmesini tazammün eder. Bu intihap, tahsil için ayrılan zamana, her kesin ihtiyaçlarına ve istidatlarına göre tanzim edilecektir. “Tertip,, öğretilen şeyler arasındaki mantıki teselsülle bunların mahiyetine tabidir.
Her kültür bir ihtisasa müncer olur. Fakat ihtisas erken gelmemelidir. Geldiği taktirde fena idare edilmek tehlikesine düşer. Her şeyden evvel esas olarak geniş umumi malumata ihtiyaç vardır Programların tertibinde aynı görüşten mülhem olunacak, ayni mebdelerden hareket edilecektir.
Kitabın hülasası budur. Bütün terbiye meselelerine temas edilmiş, bu meseleler tasnif edilerek yerlerine konmuştur. Burada yaptığımız şey, kitabın planını, usulünü, ana hatlarını vermekten ibarettir, kitap müşahedeler, görüşler, yeni, orijinal, gayeye müteveccih amelî fikirlerle doludur. Müellif terbiyeyi hudutları içine sokmuş ve ona mütevazı bir gaye vermiştir: ferdin muhite intibakı. Bu tarzda hareket etmekle terbiyeyi küçültmüyor, yükseltiyor, ona istiklalini, mevkiini ve kendine has olan alâka ve kıymetini veriyor.
Bu kitap Cellerier’nin en mühim pedagojik eseridir ve kendisinin fikri cehdini karakterize eder. Cellerier, 1911 de Annee Pedagogique i tesis etmiştir. Bu kitaplarda bütün dünyaya ait pedagojik hareketleri takip etmek istiyordu. Yapılacak iş pek vasi’di: üç sene çalıştıktan sonra bundan sarfınazar etmek mecburiyetinde kaldı.
Terbiye Mecmuası, Nisan 1929.