Eğitim, bireyin yalnızca akademik gelişimini değil; aynı zamanda toplumsal, kültürel ve ahlaki yönelimlerini de biçimlendiren en temel süreçtir. Bu süreçte kullanılan yöntemler, öğrenmenin kalıcı ve anlamlı olmasında belirleyici bir role sahiptir. İşte bu noktada, öğrenciyi merkeze alan, onun ilgilerini, ihtiyaçlarını ve yaşantısını merkeze koyan proje temelli öğrenme yaklaşımı modern eğitim anlayışının en güçlü dayanaklarından biri olarak öne çıkmaktadır.

Proje yöntemi, 20. yüzyılın başlarında Amerika Birleşik Devletleri’nde Rufus W. Stimson’un tarım eğitiminde başlattığı uygulamalar ve William H. Kilpatrick’in kuramsal katkılarıyla şekillenmiş; kısa sürede hem ABD’de hem de Avrupa’da çağdaş pedagojik tartışmaların odağına yerleşmiştir. John Dewey’in “eğitim hayatın kendisidir” felsefesi bu yaklaşımın düşünsel temelini oluşturmuş, Thorndike’ın öğrenme kanunları ise bilimsel bir dayanak sağlamıştır.
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Türk eğitim sisteminde köklü değişimlere gidilmiş, ezberci yöntemlerin yerine öğrenciyi etkin kılan, üretken ve toplumsal yaşama bağlayan yöntemler arayışına yönelinmiştir. Bu dönemde İhsan Sungu’nun 1927’de kaleme aldığı “Proje Usulü” makalesi, Türkiye’de çağdaş eğitim vizyonunun gelişmesinde önemli bir kilometre taşı olmuş; Köy Enstitüleri’nden Bilim ve Sanat Merkezlerine, günümüzde Teknofest ve Deneyap atölyelerine kadar uzanan geniş bir uygulama alanı bulmuştur.
Bu eser, proje temelli öğrenme yaklaşımının hem tarihsel gelişimini hem de Türk eğitim sistemine uyarlanışını ele almakta; yöntem üzerine yapılan kuramsal tartışmalarla birlikte, geçmişten günümüze uygulama örneklerine de yer vermektedir. Ayrıca yöntemin öğrencilerin bireysel öğrenme süreçlerine, toplumsallaşmalarına ve demokratik değerler kazanımlarına nasıl katkıda bulunduğu vurgulanmaktadır.
Kitabın hazırlanış amacı, proje temelli öğrenmenin Türkiye’deki tarihsel ve kuramsal serüvenini günümüz eğitimcileri, araştırmacıları ve öğrencileri için anlaşılır ve erişilebilir bir çerçeveye kavuşturmaktır. Umuyorum ki bu çalışma, hem eğitim tarihimizin önemli bir dönemine ışık tutacak hem de geleceğin öğrenme ortamlarının inşasında yol gösterici olacaktır.
Erol KÖMÜR
Ankara , 2025