KOLERAYA KARŞI Dr. Galip Ata (Ataç)
İstanbul-14 Ekim 1910
Transkript: Erol KÖMÜR
İstanbul - 2010
Koleraya karşı tedabir evvela “MİLLİ” olur. Memleket hastalığın mütevellit olduğu diğer memleketlere karşı karantinalar tertip eder, hastalığın sirayetine mani olamağa çalışır. Maatteessüf şimdiye kadar herkesin anladığı netayic ile sabittir ki bütün bu tedabir koleranın nihayet sirayet etmenise mani olamaz. Karantinalar ancak hastalığın vürudunu tehir edebelir.
Koleradan ve bütün emraz-ı müstevliden tevekki için en iyi, en fenni tarih şüphesiz tedabir-i belediyedir, yani şehirlerin hıfsızsıhha kavaidine muvafık olarak muhafaza edilmesindedir. Hıfsızsıhha kavaidine muvafık olarak muhafaza edilmesindedir. Hıfsızsıhhaya riayet eden temiz olan bir belde bimuhaba kapılarını her hastalığa karşı açık bırakabilir, çünkü hastalık vuku-u haber alınabilen hanelerin önüne bir kordon koymakla, ahaliye birkaç nasihat vermekle hastalığın önünü almak mümkündür. Vakıa bu tedabirde heyet-i mecmuası itibariyle haiz-i kıymet olabilir, belki hastaların adedini tenkıs eder. Fakat koleraya karşı kati bir tedbir değildir.
Koleraya ve onunla beraber kaffe-i emraz-ı müstevliyeye karşı bir şehrin muhfazası her şeyden evvel sularının temizliğiyle, lağımlarının intizamıyla olur. Bunları birkaç gün, hatta birkaç ay içerisinde temin etmek mümkün olmayacağı gibi bunlar temin edilmemiş olan bir beldede tedabir-i sairenin hepsi ehemmiyetsiz kalır.
Bir şehir hastalığa karşı evvelden müdafaa edilmemiş bulunursa yegane çare olarak herkesin, her ailenin kendi başına kolera ile mücadelesi, her şahsın kendisini koruması kalır. Şurası şayan-ı teşekkürdür ki bu tedabir-i şahsiyede ekseriya pek büyük faideler verir.
Kuvay-ı Milliyecilere Göre Osmanlı Devleti 30 Aralık 1249 Günü Kuruldu
Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihi Osmanlı Tarihi araştırmacıları tarafından tartışılagelen bir konu olmuştur. Bu tartışmaların çıkış noktaları devletin kuruluş tarihinin hangi olaya dayandırılacağı meselesi ile ilgilidir. Müslüman Türk devletlerinde kuruluşa veya istiklale (bağımsızlık) dair bir takım alamet ya da olaylar tarihçiler tarafından esas alınmaktadır. Genellikle hükümdarın kendi adına hutbe okutması, para bastırması, vergi toplaması, tımar dağıtmı, ordu, maliye, adliye, eğitim vb. kurumların teşekkülü veya vassalı bulunduğu devlete karşı üstünlük göstermesi, bağlı bulunduğu devletin yıkılması-dağılması vb. durum ve olaylar kuruluş-bağımsızlık alameti olarak değerlendirilmektedir.
Bunun yanında Osmanlı Devleti için kesin bir kuruluş tarihi vermekten imtina eden, kuruluş ya da bağımsızlık ifadesi kullanmak yerine; Osmanlı Devletinin veya beyliğinin doğuşu tabirini kullanarak bu meseleyi bir tarihe indirgemek yerine bir sürece bağlamayı uygun gören araştırmacılar da bulunmaktadır.
Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihi hususunda okullarımızda okutulan ders kitapları Osmanlı Devleti döneminde okutulan ders kitaplarında olduğu gibi 1299-1300 tarihlerini kuruluş tarihi olarak esas almaktadırlar.[1] Sözkonusu tarih de Selçuklu Sultanı III. Alaeddin’in Osman Gazi’ye Karacahisar’ın fethi üzerine gönderdiği hediyelerin bağımsızlık alameti olarak kabul edilmesindendir. Osman Gazi’nin bu olay ile birlikte adına hutbe okutması, Dursun Fakıh’ı kadı olarak tayin etmesi, vergi toplaması gibi bağımsızlık alametlerini yerine getirmesi bu tarihin Osmanlı beyliğinin kuruluş tarihi olarak kabul görmesinde etkili olmuştur. Osmanlı Devleti’nin kuruluş veya bağımsızlık tarihi olarak en yaygın kabul gören tarih de bu tarihtir.
Büyük Adamlar Yetiştirmek - Mustafa Rahmi 1339 Transkript- Erol KÖMÜR Her ırkın efradı maddî ve manevî bütün evsafça başlıca üç kısma ayrılır:
|
ERZURUM KONGRESİ KARARLARI (Tam Metin)
Erzurum Kongresi Mukarreratı
Bismillahirrahmanirrahim
Şarki Anadolunun ittifak-ı tamıyla 10-23 Temmuz 1335[1] tarihinde Erzurum’da akd olunan ilk kongrenin mukarreratıdır.
Mevadd-ı Esasiye[2]
Trabzon Vilayeti ve Canik Sancağıyla Vilayat-ı Şarkiyye namını taşıyan Erzurum, Sivas, Diyarbekir, Mamuretülaziz[5], Van, Bitlis ve bu meyandaki evliye-i mustazzile hiçbir sebep ve bahane ile yek diğerinden ayrılmak imkanı tasavvur edilemeyen bir kül olup saadet ve felakette iştirak-ı tammı kabul ve mukadderatı hakkında aynı maksadı hedef-i ittihaz ederler. Bu mıntıkada yaşayan bilcümle anasır-ı İslamiye yekdiğerine karşı hürmet-i mütekabele ve hiss-i fedakarı ile meşhun ve vaziyet-i ırkiye ve içtimaiye ve şerait-i muhitelerine riayetkar öz kardeşlerdir.
İstanbul BSM Robot Takımı Robistim'e ithaf edilmiştir.
Terbiye Mecmuası, 15 Şubat 1927, Transkript: Erol KÖMÜR (Kostarika, 2017)
İnşaat Kutuları
TERBİYEVİ MEŞGULİYET VASITALARINDAN: İNŞAAT KUTULARI
Çocuğu iyi terbiye etmek zamanımızın en mühim meselelerinden biridir. İçtimai, iktisadi muhtelif sebepler dolayısıyla hayatın heyet-i umumiyesinde ani tahviller husule gelmektedir. Yaşamak mücadelesi insanda bazen hiç farkında olmayarak eski itiyatlarımızın bir çoğunda vazgeçmeye, faaliyet şekillerini değiştirmeye mecbur oluruz. Bugün yaşanılan hayat için lüzumlu evsaf ve itiyatlarla teçhiz edilerek yetiştirilmediğimiz için yeis ve ümitsizlikle sık sık karşılaşırız. Müstakbel hayatın daha çetin ve mücadeleli olacağını düşündükçe korku his ederiz. Bütün ümidimizi yeni yetişecek çocuklara bağlarız. İyi terbiye edildikleri taktirde hayata hakim olabilecek yegane kuvvet şüphesiz çocuklar olacaklardır. Her millet refah ve saadeti bu taze kuvvette görmektedir. Cesareti kırılmış, iradesi zayıflamış eski neslin en mühim ve tabii vazifesi kendisinden daha kuvvetli yeni bir nesil yetiştirmektir. Bu itibarladır ki çocukları ihtimamla terbiye etmek şümullü bir mesele haline gelmiş, terbiye vasıtaları eskisine nispetle çoğalmıştır. Medeni memleketlerin bahtiyar çocukları; oyuncakları, meşguliyet malzemesi, kum bahçeleri, oyun meydanları gibi bol vesait ve müesseseler içinde yetiştirilmektedir. Bu vasıtalarda terbiye ve meşguliyet vasıtalarının heyet-i umumiyesi mevzu bahis edileceklerdir. Bizim mürebbilerimizin ekseriyeti için meçhul kıymetli bir meşguliyet vasıtası üzerinde fazla durularak nazar-ı dikkatleri celb edilecektir.
Çocuk için oyun ve meşguliyetin ne kadar tabii bir ihtiyaç olduğunu tecrübelerimizle biliriz. Oyun ne demektir? Terbiye ile alakası olmayanların ifadelerine bakılırsa; vakit geçirmek için yapılan alelade meşguliyettir. Fakat; bu hususta bir de çocuk dostlarının mütalaaları sorulacak olursa alınacak cevaplar hiç de böyle menfi olmayacaklardır. Oyun; çocuk için ihtiyaçtır, onun tabii kuvvetlerini inkişaf ettirmek için en iyi bir vasıtadır. Çocuk oyun oynamak sayesinde bilahere yaşayacağı iş hayatına hazırlanır, oyunun gayesi insan yavrusunu terbiye etmektir. Oyun işin başlangıcıdır… ilaahir gibi kıymetdar cevaplar alınır. Çocuğa vasi bir oyun ve meşguliyet sahası ihzar etmek için çocuk oyuncakları sanayii denilen geniş bir sanayi şubesi bile tesis etmişir. Nevi binleri geçen cazip oyuncaklar cazip oyuncaklar yapılmıştır. Çocukların faideli bir şekilde meşgul olmaları için kum, tahta çubuklar, plastilin… ilaahir gibi malzeme izhar edilmiştir.