Muallim ve Muallime, Muavin ve Muavine Ehliyetname İmtihanına Aid Talimatnameden Bazı Mevad
MADDE 1: Ehliyetname imtihanına dahil olabilmek için Türkiye Hükümeti tebasından bulunmak, Zekur için sini ondokuzdan dun otuzbeşten efzun, inas için on yediden küçük ve otuzbeş yaşından büyük olmamak ve bir cinayet veya ahlaka mugayir bir cenaha ile mahkum-u meslek ve talime mani olacak avarız-ı cismaniye ile malul bulunmamak şarttır.
MADDE 2: İmtihana talib olanlar hatt-ı destleriyle ve ikametgahları muharrer bir istidaname ile makam-ı vilayete müracaat ederler.
MADDE 3: İstidanamelere mezkur vesaik rabt edilir:
Grippe, Influenza-— Amili süzgeçden geçen, ultravisible bir virüsdür, bulaşıcı bir hastalıktır.
Rus Hinterland’ında beledîdir, zeman zeman âmilin virulence’ı yükselir ve yayılma kabiliyeti çoğalır, bütün memleketlerde, cihanda salgınlar yapar. Salgınlarda cevfî te’sirlerin bariz bir ehemmiyeti vardır- Şiddetli sicakları takibeden şiddetli soğuklarda salgınlar büyür (güneşin 11 senede bir lekelenme zemanları).
Tefrih devresi 24-48 saat ve bazan daha azdır- Hastalık kendini, birden, oyulur gibi baş ağrısı, nezle, gayet bariz takatsizlik (paçavra hastalığı) ile gösterir- Nüks ve ihtilât yapmağa meyli fazladır’
İntanın tekâmülü virüsün şiddetine tabidir. Hastalık hafif şekilde bile seyretse nekahat devresi uzun sürer.
Saf gripte inzar selimdir, muhtelit gripte mes’ele değişir.
***
Microb harbi taşınılabilen bütün bakteryoloji vasıtalariyle yapılır, te’sirini çabuk yapan microblar kullanılır.
Microb silâhının muharebe vasıtası olarak kullanılması daha tecrübe edilmemişdir, bugünki bilgimize göre bu silâhdan büyük ve kat’i te’sir bekleyemeyiz, yalnız zuhur edecek salgınların vereceği heyecan ve emniyetsizlik ordu ve halk
maneviyatını kırar, her şey yapabilecek bir orduyu sarsar, kuvvetden düşürür-
Günden güne bilgilerimizin artdığım düşünürsek, ileri harblerde böyle bir microb silâhile de karşılaşabileceğimizi kabul etmek icabeder. Çünki bu silâhın bir çok faideleri vardır:
a — Kokusuzdur, tatsızdır, gözle görülmez, düşman tarafından keşfedilemez. Baskın yapılabilir-
b — Çoğalma kabiliyeti fazladır, az zemanda çok mık-darda elde edilebilir, az mıkdarda iken bile te’sir kudreti vardır.
c — Hazırlanması uzun hazırlıklara, fabrikalara lüzûm göstermez, küçük bir lâboratuvar, bir iki mütehassıs kâfidir.
d —Kapladıkları yer azdır, ağırlıkları yok gibidir. Muharebe ağırlıklarım, ikmal kollarını arttırmadan ileri birliklere kadar gönderilebilir.
e —Yapılma masrafı azdır ve gizli yapılabilir.
Bu faidelerine karşılık mahzurları da olmasaydı, microb silâhı korkunç bir şey olacaktı. Bu silâhın kusurları :
a—Diğer muharebe silâhlarında olduğu gibi derhal netice alınamaz, tefrih devrelerinin geçmesini beklemek lâzımdır.
b—Düşmanda salğın hastalık yapalım derken, kendimizi koruyamazsak netice acı olur, hele bulaşma geri gelecek olursa korkunç bir şekil alır, (büyük mahzur).
c—Hareket harblerinde bulaşık hastalık bulunan tarafın bıraktığı sahayı işgal eden diğer tarafın hastalığa yakalanmamaları hemen imkân haricindedir. Korunma aşıları bu tehlikeyi uzaklaştıramaz-
d—Hastalığa bulaşmak korkusuyle düşman esirleri yanına yaklaşılamaz, sorguya çekilemez.
Kazanılan hayvanlardan istifade edilemez, öldürmek mecburiyeti vardır. Düşmanın faidelendiği evlerden aburlardan otlaklardan sakınmak lâzımdır.
Sultan II. Abdülhamid’in Eğitim Projeleri: Çoban Mektebi
Osmanlı Tarihinin en ilginç tarihi karakterlerinden Sultan II. Abdülhamid’in; dünyada siyasi dönüşümün en sert yaşandığı, uluslar arası krizlerin Osmanlı Devleti’nin sadece dış politikalarını değil iç meselelerini de doğrudan etkilediği bir dönemde pek çok krizle boğuşmanın ötesine geçerek Türk Tarihinin bekli de en büyük eğitim reformunu gerçekleştirmesi dikkat çekicidir.
Osmanlı Tarihinde görülmemiş şekilde topyekün eğitim seferberliği başlatılan bu dönemde kurulan okulların çeşitliliği, nitelikleri ve ülke sathına yaygınlaştırma gayretleri, yapılan çalışmaların bilinçli ve sistemli bir anlayışın ürünü olduklarının açık delilidir.
Bu dönem eğitim kurumları Tanzimat dönemi ve öncesindeki ıslahat hareketlerine bağlı olarak kurulan askeri eğitim kurumları açma politikasının ötesine geçmiştir. Açılan eğitim kurumları mülkiyeden, öğretmen okullarına, ziraat mekteplerinden, baytar mektebine, zanaat okullarından sanaayii nefiseye, orman mekteplerinden hukuk mektebine kadar geniş bir sivil yelpazeye hitap etmektedir. Askeri okulların ideadi ve rüştiyelerinin de Makedonya’dan Bağdat’a kadar ülke sathına bu dönemde yayılmıştır. Yüksek öğrenimi takviye edecek orta öğretim kurumlarının (ideadiler) ve bunlara öğrenci yetiştirecek rüştiyeler ile sıbyan mekteplerinin de kurulmaları ve yaygınlaşmaları Sultan Abdülhamid dönemine isabet etmektedir.
İslâm Türk adaletinden altın bir yaprak
Fatih Sultan Mehmed'in kollarının kesilmesine karar veren hakim
Prof. Dr. A. Süheyl ÜNVER
Sebilürreşad Mecmuasının No: 105 nüshasında Hâkim H. Basri Erk imzalı "İslâm Türk Adaletinden Altın Bir Yaprak, Fatih Sultan Mehmed'in Kollarının Kesilmesine karar Veren Hâkim, makalesini dikkatle okudum. Makalede gördüğüm bazı zuhullere işaret etmek isterim.
İstanbulun ilk kadısı olmakla meşhur ve Fatih Sultan Mehmed'in pek itibar ettiği Hızır Bey Çelebi tahsilini ikmâl edince derhal kadı olmaz, Sivrihisar medresesine müderris tâyin edilir; Oradan hemen Bursaya müderris tâyin edilmez. Edirnede bir âlim ile ilmî mubahesede kazandıktan sonra Bursa’ da Yıldırım medresesine müderris tâyin olunur. 848 (1444) de İnegöle kadı tâyin edilmistir. 855 (1451) de Edirne’de Çifte medreselerden birine yeniden müderris olarak getirilir.
Hızır Bey Çelebi Sipahi askeri değildir. Babasından müntekil beylik fermanı olduğu için sipahi kıyafetini muhafaza etmiştir. Harbe iştirak etmemiştir. İstanbul muhasarasın da kendisi bir asker olarak değil, mutadı veçhile bir âlim sıfatiyle iştirak etmiştir ve harb meclislerinde bulunarak diğer âlimlerin fikri alındığı kadar kendisinin vukufundan istifade edilmiştir. Bu cihetle - Nemel Ceyş - dendir.
Hızır bey 53 yaşında olduğu halde 7 sene ilk kadılığını yaptıktan sonra İstanbul’da 863 (1450) da ölmüştür. Ali Kuşcu İstanbula ikinci defa 877 (1472) de gelmiştir. O zaman Hızır Bey öleli 13 sene olmuştu. Ali Kuşcu Maveraün Nehir’den İstanbula elçi olarak gelmemiş, Uzun Hasan tarafından muvakkaten gönderilmişti. İstanbula geldiği zaman da Uluğ bey ve Bursalı Kadızâde çoktan ölmüşlerdi. Sonra ona Hocâzâde ile iyi geçin diyen bu ölmüş zevat değil, bizzat Hocâzâde ile mubahasede kaybeden Ali Tûsî'dir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Zeka ve Yetenek Tanılama Rehberi
Değerli Okuyucu;
Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Zeka ve Yetenek Tanılama Rehberi adıyla yayına hazırlanan bu kitap iki ayrı çalışmanın bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. I. Çalışma (TEDKİKAT-I RUHİYE REHBERİ) Türkiye Cumhuriyeti Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) tarafından Darülfünun Tecrübi Ruhiyat (Uygulamalı Psikoloji) hocalarından ve geleceğin Talim Terbiye Kurulu üyesi Ali Haydar Bey’e hazırlatılarak 1924’te Maarif Vekaleti’nce ortaokul ve lise öğretmenlerinin öğrenci tanılamada kullanılmak üzere yayınlanmış bakanlığın resmi yayınıdır. II. Çalışma (TALEBE SİCİL DEFTERİ), yine Ali Haydar Bey tarafından hazırlanmış ve 1920 yılında Darülfünun Mektep Müzesi Müdürlüğü’nce yayınlanmıştır. Talebe Sicil Defteri, eğitim-öğretim süreçlerinde gözlemlere, somut ürün, eser, icad ve performansa dayalı olarak öğrencilerin yetenek, zeka, istidat, kabiliyet, temayül ve karakterlerine dair bulguların kaydedildiği öğrenci dosyasıdır. Dosya içeriğinde mevcut tabloların nasıl doldurulmasına gerektiğine dair Ali Haydar Bey’in açıklamaları da yer almaktadır. Çalışma 1920’de hazırlanmasına rağmen 1923 sonrasında Maarif Vekaletine bağlı tüm devlet lise ve ortaokullarında kullanılmaya devam etmiştir. Tedkikat-ı Ruhiye Rehberi; öğrencilerin yeteneklerini, zeka derecelerini, istidatlarını, kabiliyetlerini, özel yeteneklerini, yaratıcılıklarını, sanatsal eğilimlerini, ahlak ve karakterlerini tanımlamada; kuramsal ve teorik bilgiler ile birlikte tanılama uygulamalarının nasıl yapılacağına dair pratik bilgi ve yönlendirmeler içeren bir rehber kitaptır. 1924 yılından itibaren her iki belge ortaokul ve liselerde sınıf öğretmenlerince kullanılmaya başlanmıştır. Tedkikat-ı Ruhiye Rehberi’nin 1924 sonrasında herhangi bir baskısına rastlanılmamakla birlikte; Talebe Sicil Defteri, içerikte ve isimdeki bazı değişiklikler ile birlikte 90’lı yıllara kadar kullanımda kalmıştır. Ali Haydar TANER’in yayınladığı eserler arasında pek dikkat çekmeyen bu iki çalışma aslında pratikte Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaokul ve liselerde en uzun ömürlü ve en yaygın kullanıma sahip çalışmalar arasında yer almaktadır.
Kitabımızda ayrıca Ali Haydar TANER’in biyografisine ve “Lise ve Orta Mekteplerde Talebe Sicil Defteri Tutmaya Mahsus TEDKİKAT-I RUHİYE REHBERİ” ve “Talebe Sicil Defteri” adlı çalışmaların incelemesine yer verilmiştir.
Ali Haydar Bey; Balkanların en çalkantılı döneminde Bulgaristan’ın Kızanlık kazasında orta halli bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Aldığı eğitim, verdiği hizmetler ve ürettiği eserler ile eğitimin her kademesinde başarılarla dolu bir meslek hayatı sürmüş, emekliliğinden vefatına (1956) kadar eğitime dair eserler üretmeye devam etmiş, eğitim aşığı bir eğitim öncüsüdür.
EĞİTİM PSİKOLOJİSİ LABORATUVARI - Tecrübi Ruhiyat Laboratuvarı
Mustafa Rahmi Balaban - 1923
Bu çalışmaya neden ihtiyaç duyuldu?
Eğitim Psikolojisi Laboratuvarı adıyla okuyucuların istifadesine sunduğumuz eser; Türk Eğitim Tarihinde “özel yetenekliler/üstün zekalılar” eğitimine dair araştırmaların bir parçası olarak ortaya konuldu. Başlangıçta Enderun Mektebi’nin üstün yeteneklilerin eğitimine dair bıraktığı boşluğun nasıl doldurulduğuna dair yaptığımız araştırmalarda Tanzimat ve Osmanlının son dönemine eğilmişken; Maarif Nezaretinin bu alanda sürdürdüğü çalışmaların Maarif Vekaleti tarafından da sürdürüldüğünü tanıklık ettik. I. Dünya Savaşı’nın sarsıcı etkisi; Cumhuriyetin kuruluşundaki yokluklara rağmen alana dair çalışmaların zindeliğini kaybetmeden Dünya’daki gelişmelerin yakından takip edilerek ülkemizde de geliştirilerek devam ettirilmesi bizi bu çalışmanın detaylarının yayınlanması ve yayımlanmasına yöneltti.
1924 yılında henüz Cumhuriyet’in ilk yılında “Terbiyevi Ruhiyat Laboratuvarı” adlı Mustafa Rahmi Bey (Balaban) tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yayımlanan eser yeni hükümetin Eğitim Politikaları ve özelinde “özel yetenekliler / üstün zekalılar” ın tanılanmasına, eğitimine yönelik politikalar hakkında önemli ipuçları vermektedir. Türkiye’de yetenek tanılamalarına, üstün zekalıların eğitimine dair çalışmaların hükümet-devlet politikası olup olmadığına dair önemli belgelerden biridir aynı zamanda.